Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
11°C
İstanbul
11°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
13°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
12°C
Cuma Çok Bulutlu
11°C
Cumartesi Çok Bulutlu
11°C

İzmir Konak Metrosu Sanat Galerisi

İzmir Konak Metrosu Sanat Galerisi

1 yıl önce bugün

Nuri Aslan

1. Bölüm

Tunceli Hozat da doğdu.

1986-1990 İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Anasanat Dah’nı bitirdi.

1991-1994 İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim dalında Yüksek Lisans yaptı.

1991-1994 İzmir Resim Heykel Müzesi’nde resim dersleri ve güzel sanatlara hazırlık kursları verdi. 1994 Sonlarında Almanyay a giden sanatçı, 20 yıl Hamburg kentinde yaşadı ve orada resim

çalışmalarının yanısıra sanat galericiligi yaptı. Yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda kişisel ve karma sergiler açtı ve birçok uluslararası sergilere katıktı. Almanya ve Türkiyede yaşamını sürdüren sanatçı, 2013 yılından beri İzmir Resim Heykel Müzesinde resim dersleri vermekte ve kendi özel atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu güne kadar “Mitolojik izdüşümler”, “Doğadan Dokular”, “Yer ve Gök’.” KoronArt diye adlandırdığı resim serilerini üreten sanatçının ayrıca “Zarojdan Munzur’a” ve “Dilgez’in Dramı” adlarında yayınlanmış iki romanı bulunmaktadır.

Yurtiçi Sergileri

1986 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir 1987 Galeri Oksijen, İzmir

1988 İzmir Sanatçıları Sergisi, Çetin Emeç Sanat Galerisi, İzmir 1990 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir

1990 Dokuz Eylül Resim Yarışması, Belediye Sanat Galerisi, İzmir

1990 Amerikan Kültür Merkezi Sergi Salonu, İzmir

1990 Cesme-llica, İzmir

1990 Sinan Bey Medresesi, Manisa

1991 Café Ikaros-Galeri İzmir

1992 Akademisyen Sanatçılar Sergisi, Çamkıran Sanat Galerisi, İzmir 1992 famir Resim Heykel Müzesi Sanatçıları Sergisi, Resim Heykel Müzesi, Muğla

1992 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir

1993 Izmir Resim Heykel Müzesi, İzmir

2013 Munzur Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi sergi salonu, Dersim

2014 Izmir Resim Heykel Müzesi, İzmir 2019 Galeri A da “Doğadan Dokular”sergisi, İzmir

2021 “Buluşma-1” karma sergi, Turgut Pura Vaki Galerisi İzmir

2022 Atlas Pavyonu Sanat Galerisi Dört Seri Bir Ser gi İzmir

2023 İzmir Sanat Galerisi, Üç Sanat çı Bir Sergi Izmir

2023 Dikili Belediyesi, Atatürk Kültür Merkezi Galerisi, Dikili

Yurtdışı Sergileri

1995 Tüm Uluslararası Bölge Merkezi, Hamburg/Almanya’da 1995 Göçmenlik Dairesi, Hamburg/Almanya

1995 Winterhude Kitap Salonu, Hamburg/Almanya

1997 Yabancı kadınlara yönelik ofis odaları, Kiel/Almanya

1998 Kültürlerarası sergi, Winterhuder Markt’taki kitap salonu, Hamburg/Almanya 2000 Veroz müzik ve kültür toplantısındaki sergi, Mainz/Almanya

2001 Kaufhof Altona, Hamburg/Almanya 2001 Forum Kilisesi, Bremen/Almanya

2002

Sanat alanı

Çalışma Odası Kültür Salonu, Bremerhaven/Almanya

Bernstorffstrasse, Hamburg/Almanya Gençlik Evi, Wuppertal/Almanya

2002 2002

2007 Uluslararası Kunstmarkt in der My 1st Gallery, Hamburg Munzure mawo Galerie

2007

2008 Galerie Enlil’deki grup sergisi, Hamburg/Almanya

2007

Enlil Galerisi’ndeki grup sergisi Hamburg/Almanya

2009

Kunstwege 2009, DPV’de Vizyon (Deutscher Pressvertrieb) Düsterstr: Hamburg/Almanya 2012 “Dökülürken Kabukları Tarihin Galerie Enlil, Hamburg/Almanya

Enlil, Hamburg/Almanya

30. Sanat Yılıma Dair

Büyük bölümü sanatla geçen yaşamımın bir kesitine burada kısaca değinmeye çalışırken, çocukluğumdaki bir anımı, konumuzla bağlantılı olması açısından paylaşmak isterim: Altı ya da yedi yaşlarındayken bir bacağımda yara çıkmıştı. Kış şartları ve yoksulluktan dolayı doktora götürülemediğim için, babam çareyi komşu köyde, bitkilerden çeşitli merhemler üreten bir adama gitmekte bulmuş ancak, fırtınadan dolayı bir hafta sonra dönebilmişti. Bu süre içinde yaram kendiliğinden iyileşince, babama sürpriz olmuştu. O günden itibaren bana “doktor” lakabı takmıştı ve sonrası zamanlarda hep “doktor” diye çağırırdı. Belki de bu hitabın altında doktor olmamı arzulayan bir istemi vardı babamın. Oysa ben dünyaya daha farklı ruh haliyle bakıyordum. Kırlara çıkıp sırt üstü uzanırken, üstümde sınırsız gökkube; üç yüz altmış derece beni saran ufuklarla sınırlı dünyam vardı. Çevremde gördüğüm her şeyle ilgiliydim. Toprağın, kayaların, bitkilerin, yaprakların formları, renkleri beni cezbederdi. Geceleriyse o sınırsız mistik boşlukta parıldayan yıldızları merak ederken, bilgisizliğime karşın onları tanrılaştırmıştım. İlerleyen yıllarda okula başlayınca ufukların ötesindeki dünyaları da tamıma fırsatım oldu. Sonraki hayatıma damgasını vuran sanat yolculuğumda, cocukluğumun büyük

etkisinin olduğunu söyleyebilirim. Universite yaşıma gelince, yetmişlerin sonu ve seksenlerin başlarındaki siyasal ortamdan etkilenerek, sol eğilimli gençlik guruplarının içinde yer almıştım. Bunun yanı sıra sanata olan ilgim ve yeteneğim, net şekilde karar vermemi sağlamış ve “üniversite okuyacaksam bu, resimle ilgili olmalıydı noktasına getirmişti. Bu istemimi 1986 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girerek gerçekleştirdim. Altı yıl süren Akademik eğitimimi yüksek lisans düzeyinde tamamladıktan sonra, aynı yıl. Ege bölgesinde bir üniversitenin güzel sanatlar fakültesi resim bölümünün asistanlık sınavlarını kazandım. O günlerde köy boşaltmaların ve çatışmaların yaşanmasından dolayı İzmir’de yanımızda kalan babam ve anneme, bunun müjdesini vermek için eve dönmüştüm. İçeri girer girmez gülerek:” baba ben, senin bildiğin doktor değil, galiba sanat doktoru olacağım” dediğimde hem gülmüş, hem de sevinmişti. Ancak bu sevincı uzun sürmedi. Birkaç gün sonra o üniversitenin rektörlüğü, sınav jürisinin kararını bozmuştu. Dolayısıyla yurt dışına çıkmamı zorunlu hale getiren sebeplerim çoğalmaya başlamıştı. Bunu, babama açıkladığımda üzülmüş ve beni sonraki günlerde gözyaşları içinde uğurlarken son sözü gitme” olmuştu. 94 Eylülü’nde ülkeyi terk edince, tarifsiz bir hüzün içinde uçakta düşüncelere dalmıştım. 12 Eylül’ün baskı ortamında hile ülkede kalarak idealim olan akademik eğitimi tamamladığım ve akademisyenligi hak

ettiğim halde, bu hakkım elimden alınmıştı. Bundan dolayı yurt dışına çıkmaktan başka seçeneğim kalmamıştı.

Dilini, kültürünü bilmediğim bir ülkeye sığınmak zorunda oluşumla birlikte keder. hüzün, hasret boynuma kolye gibi takılmıştı artık. Tüm bunlara karşı ayakta durmak elbette

kolay değildi. Dolayısıyla yapabileceğim tek şey, sanatla yaşamayı inatla sürdürüp, hayatın zorluklarını yenebileceğime olan inancımı yitirmemekti. Çünkü sanat herkesle anlaşa bileceğim bir dildi ve bunu yaşayarak görüyordum. Dünyanın dört bir tarafından gelen ve benim durumunda olan onlarca sanatçıyla tanışırken, aynı dili konuşabildiğimi daha iyi anladım. Bu mücadele yolunu seçmeseydim, mültecilik koşularında insanın hayatına pranga vuran hasret duygusuna yenik düşeceğimi biliyordum. Yıllarca, ülkesine dönemeyince bu duyguya yenilip hayatını kaybeden çokea tanıdık ve arkadaşlarım oldu. Yirmi yıllık mültecilik yaşamımda, bu yönlü acılarla yüz yüze geldim. Buna rağmen sanata daha da sıkı sarıldım. Resimler ürettim, romanlar yazdım. Herkes Almanya’da olmayı para kazanma fırsatına çevirirken, benim yirmi yıl sonra tek kazancım ürettiklerim oldu. Yillar sonra İzmir’e döndüğümde kaldığım yerden devam ederken, uzun süre uyum zorlukları da yaşadım. Ancak yine en büyük terapiyi sanat üretmekte bulduğumu söyleyebilirim Sonuç olarak otuzuncu sanat yılımı, akademik eğitimimi aldığım İzmir’de kutluyor olmaktan ve ürettiklerimi insanlarımızla paylaşmaktan onur duyuyorum. Burada resimlerimi özellikle açıklama gereği duymadım. Onların, sizinle anlaşabileceğim en iyi iletişim dili olduğuna inanıyorum Onlarda benim yaşam sürecimin kodları saklıdır. Herkesin kendismi göreceği otuz yıllık çalışmalarımı ilgi ve yorumlarınıza sunuyorum. bir parça

Nuri Aslan, 10 Ocak, 2024 de sergi açıldı .

Gazeteci Yazar Araştırmacı

Gezgin Nuri Özmut

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.