1 yıl önce bugün
Nuri Aslan
1. Bölüm
Tunceli Hozat da doğdu.
1986-1990 İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Anasanat Dah’nı bitirdi.
1991-1994 İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim dalında Yüksek Lisans yaptı.
1991-1994 İzmir Resim Heykel Müzesi’nde resim dersleri ve güzel sanatlara hazırlık kursları verdi. 1994 Sonlarında Almanyay a giden sanatçı, 20 yıl Hamburg kentinde yaşadı ve orada resim
çalışmalarının yanısıra sanat galericiligi yaptı. Yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda kişisel ve karma sergiler açtı ve birçok uluslararası sergilere katıktı. Almanya ve Türkiyede yaşamını sürdüren sanatçı, 2013 yılından beri İzmir Resim Heykel Müzesinde resim dersleri vermekte ve kendi özel atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu güne kadar “Mitolojik izdüşümler”, “Doğadan Dokular”, “Yer ve Gök’.” KoronArt diye adlandırdığı resim serilerini üreten sanatçının ayrıca “Zarojdan Munzur’a” ve “Dilgez’in Dramı” adlarında yayınlanmış iki romanı bulunmaktadır.
Yurtiçi Sergileri
1986 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir 1987 Galeri Oksijen, İzmir
1988 İzmir Sanatçıları Sergisi, Çetin Emeç Sanat Galerisi, İzmir 1990 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir
1990 Dokuz Eylül Resim Yarışması, Belediye Sanat Galerisi, İzmir
1990 Amerikan Kültür Merkezi Sergi Salonu, İzmir
1990 Cesme-llica, İzmir
1990 Sinan Bey Medresesi, Manisa
1991 Café Ikaros-Galeri İzmir
1992 Akademisyen Sanatçılar Sergisi, Çamkıran Sanat Galerisi, İzmir 1992 famir Resim Heykel Müzesi Sanatçıları Sergisi, Resim Heykel Müzesi, Muğla
1992 Turgut Pura Vakfı Resim Yarışması, Resim Heykel Müzesi Sergi Salonu, İzmir
1993 Izmir Resim Heykel Müzesi, İzmir
2013 Munzur Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi sergi salonu, Dersim
2014 Izmir Resim Heykel Müzesi, İzmir 2019 Galeri A da “Doğadan Dokular”sergisi, İzmir
2021 “Buluşma-1” karma sergi, Turgut Pura Vaki Galerisi İzmir
2022 Atlas Pavyonu Sanat Galerisi Dört Seri Bir Ser gi İzmir
2023 İzmir Sanat Galerisi, Üç Sanat çı Bir Sergi Izmir
2023 Dikili Belediyesi, Atatürk Kültür Merkezi Galerisi, Dikili
Yurtdışı Sergileri
1995 Tüm Uluslararası Bölge Merkezi, Hamburg/Almanya’da 1995 Göçmenlik Dairesi, Hamburg/Almanya
1995 Winterhude Kitap Salonu, Hamburg/Almanya
1997 Yabancı kadınlara yönelik ofis odaları, Kiel/Almanya
1998 Kültürlerarası sergi, Winterhuder Markt’taki kitap salonu, Hamburg/Almanya 2000 Veroz müzik ve kültür toplantısındaki sergi, Mainz/Almanya
2001 Kaufhof Altona, Hamburg/Almanya 2001 Forum Kilisesi, Bremen/Almanya
2002
Sanat alanı
Çalışma Odası Kültür Salonu, Bremerhaven/Almanya
Bernstorffstrasse, Hamburg/Almanya Gençlik Evi, Wuppertal/Almanya
2002 2002
2007 Uluslararası Kunstmarkt in der My 1st Gallery, Hamburg Munzure mawo Galerie
2007
2008 Galerie Enlil’deki grup sergisi, Hamburg/Almanya
2007
Enlil Galerisi’ndeki grup sergisi Hamburg/Almanya
2009
Kunstwege 2009, DPV’de Vizyon (Deutscher Pressvertrieb) Düsterstr: Hamburg/Almanya 2012 “Dökülürken Kabukları Tarihin Galerie Enlil, Hamburg/Almanya
Enlil, Hamburg/Almanya
30. Sanat Yılıma Dair
Büyük bölümü sanatla geçen yaşamımın bir kesitine burada kısaca değinmeye çalışırken, çocukluğumdaki bir anımı, konumuzla bağlantılı olması açısından paylaşmak isterim: Altı ya da yedi yaşlarındayken bir bacağımda yara çıkmıştı. Kış şartları ve yoksulluktan dolayı doktora götürülemediğim için, babam çareyi komşu köyde, bitkilerden çeşitli merhemler üreten bir adama gitmekte bulmuş ancak, fırtınadan dolayı bir hafta sonra dönebilmişti. Bu süre içinde yaram kendiliğinden iyileşince, babama sürpriz olmuştu. O günden itibaren bana “doktor” lakabı takmıştı ve sonrası zamanlarda hep “doktor” diye çağırırdı. Belki de bu hitabın altında doktor olmamı arzulayan bir istemi vardı babamın. Oysa ben dünyaya daha farklı ruh haliyle bakıyordum. Kırlara çıkıp sırt üstü uzanırken, üstümde sınırsız gökkube; üç yüz altmış derece beni saran ufuklarla sınırlı dünyam vardı. Çevremde gördüğüm her şeyle ilgiliydim. Toprağın, kayaların, bitkilerin, yaprakların formları, renkleri beni cezbederdi. Geceleriyse o sınırsız mistik boşlukta parıldayan yıldızları merak ederken, bilgisizliğime karşın onları tanrılaştırmıştım. İlerleyen yıllarda okula başlayınca ufukların ötesindeki dünyaları da tamıma fırsatım oldu. Sonraki hayatıma damgasını vuran sanat yolculuğumda, cocukluğumun büyük
etkisinin olduğunu söyleyebilirim. Universite yaşıma gelince, yetmişlerin sonu ve seksenlerin başlarındaki siyasal ortamdan etkilenerek, sol eğilimli gençlik guruplarının içinde yer almıştım. Bunun yanı sıra sanata olan ilgim ve yeteneğim, net şekilde karar vermemi sağlamış ve “üniversite okuyacaksam bu, resimle ilgili olmalıydı noktasına getirmişti. Bu istemimi 1986 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girerek gerçekleştirdim. Altı yıl süren Akademik eğitimimi yüksek lisans düzeyinde tamamladıktan sonra, aynı yıl. Ege bölgesinde bir üniversitenin güzel sanatlar fakültesi resim bölümünün asistanlık sınavlarını kazandım. O günlerde köy boşaltmaların ve çatışmaların yaşanmasından dolayı İzmir’de yanımızda kalan babam ve anneme, bunun müjdesini vermek için eve dönmüştüm. İçeri girer girmez gülerek:” baba ben, senin bildiğin doktor değil, galiba sanat doktoru olacağım” dediğimde hem gülmüş, hem de sevinmişti. Ancak bu sevincı uzun sürmedi. Birkaç gün sonra o üniversitenin rektörlüğü, sınav jürisinin kararını bozmuştu. Dolayısıyla yurt dışına çıkmamı zorunlu hale getiren sebeplerim çoğalmaya başlamıştı. Bunu, babama açıkladığımda üzülmüş ve beni sonraki günlerde gözyaşları içinde uğurlarken son sözü gitme” olmuştu. 94 Eylülü’nde ülkeyi terk edince, tarifsiz bir hüzün içinde uçakta düşüncelere dalmıştım. 12 Eylül’ün baskı ortamında hile ülkede kalarak idealim olan akademik eğitimi tamamladığım ve akademisyenligi hak
ettiğim halde, bu hakkım elimden alınmıştı. Bundan dolayı yurt dışına çıkmaktan başka seçeneğim kalmamıştı.
Dilini, kültürünü bilmediğim bir ülkeye sığınmak zorunda oluşumla birlikte keder. hüzün, hasret boynuma kolye gibi takılmıştı artık. Tüm bunlara karşı ayakta durmak elbette
kolay değildi. Dolayısıyla yapabileceğim tek şey, sanatla yaşamayı inatla sürdürüp, hayatın zorluklarını yenebileceğime olan inancımı yitirmemekti. Çünkü sanat herkesle anlaşa bileceğim bir dildi ve bunu yaşayarak görüyordum. Dünyanın dört bir tarafından gelen ve benim durumunda olan onlarca sanatçıyla tanışırken, aynı dili konuşabildiğimi daha iyi anladım. Bu mücadele yolunu seçmeseydim, mültecilik koşularında insanın hayatına pranga vuran hasret duygusuna yenik düşeceğimi biliyordum. Yıllarca, ülkesine dönemeyince bu duyguya yenilip hayatını kaybeden çokea tanıdık ve arkadaşlarım oldu. Yirmi yıllık mültecilik yaşamımda, bu yönlü acılarla yüz yüze geldim. Buna rağmen sanata daha da sıkı sarıldım. Resimler ürettim, romanlar yazdım. Herkes Almanya’da olmayı para kazanma fırsatına çevirirken, benim yirmi yıl sonra tek kazancım ürettiklerim oldu. Yillar sonra İzmir’e döndüğümde kaldığım yerden devam ederken, uzun süre uyum zorlukları da yaşadım. Ancak yine en büyük terapiyi sanat üretmekte bulduğumu söyleyebilirim Sonuç olarak otuzuncu sanat yılımı, akademik eğitimimi aldığım İzmir’de kutluyor olmaktan ve ürettiklerimi insanlarımızla paylaşmaktan onur duyuyorum. Burada resimlerimi özellikle açıklama gereği duymadım. Onların, sizinle anlaşabileceğim en iyi iletişim dili olduğuna inanıyorum Onlarda benim yaşam sürecimin kodları saklıdır. Herkesin kendismi göreceği otuz yıllık çalışmalarımı ilgi ve yorumlarınıza sunuyorum. bir parça
Nuri Aslan, 10 Ocak, 2024 de sergi açıldı .
Gazeteci Yazar Araştırmacı
Gezgin Nuri Özmut