DOLAR
32,5104
EURO
34,9876
ALTIN
2.436,44
BIST
9.804,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

HACI MEHMET’İN ÇEŞMESİ BİR RÜYA İMİŞ BİR RÜYA İÇRE

HACI MEHMET’İN ÇEŞMESİ BİR RÜYA İMİŞ BİR RÜYA İÇRE

HACI MEHMET’İN ÇEŞMESİ BİR RÜYA İMİŞ BİR RÜYA İÇRE

Sadi Demirci

I.
Pencerenin bir kenarı açık galiba. Pek serinden bir saba yeli yüzümü yalıyor. Evimizin önündeki kavak ağaçlarının dallarından çıkan hışırtılar, kuş cıvıltılarıyla sarmaş dolaş olmuş, sanki bir armoni oluşturmuşlar, belli belirsiz işitiyorum. Vakit, seher vakti veya biraz evveli, fecr-i kazib doğdu zahir, yüzünü yeryüzüne yalancıktan gösteriyor, tan yerinin ağartısı.
Aman Ya Rabbi, o nasıl bir koku. İğde ağaçları çiçek açmış, kokusunu leylaklara inat ve alabildiğine yayıyor.
Burnuma leylak kokuları çok az geliyor. Varsın olmasın şu leylak kokusu odamda, ne gam? İğde çiçeklerinden uyuduğum odaya, yarı aralık pencereden süzülerek yayılan koku, belli ki papucunu dama attı leylak kokusunun. Hava da ne kadar temiz, ohh! Çekmeliyim içime derin derin.
Uzaktan Ulu Camii’nin imamı Hafız Amcamın kendine özgü ve genelde bu vakitlerde duymaya alışık olduğumuz ve yarım saat içinde kıldıracağı sabah namazı için herhal sesini açmaya matuf öksürük sesi geliyor.
Demek ki daha sabah ezanları okunmamış.
Yavaş yavaş evin içinden tıpırtılar da gelmeye başladı. Büyükler uyandı sabah namazına hazırlanıyorlar belli.
Tamam, Resul Dedem o davudi, çok güzel sesiyle alçak bir ses tonuyla Kur’an okumaya başladı.
Uzaktan Paşa Camii müezzini Sadık Hocanın da insanı mest eden emsalsiz sedasıyla, saba makamında okuduğu ezan sesini de işittiğimize göre sabah yakın, güneşin yüzünü göstermesine ramak kaldı.

Gün ışımış, güneş uyuduğum odanın penceresinden içeriye tüm sıcaklığı ile dalmış olsa gerek bayağı ısınmışım. Isındıkça daha da çok uyuyasım geliyor.

Ama nafile. Annemin bana tatlı ve bir o kadar naif gelen “oğlum kalk evde bir damla tatlı su yok, kalkta su getir, kahvaltıya çay hazırlayalım” sözleriyle gözlerimi açtım.
Biraz nazlansam da kalktım, su testisini aldım elime, evimizin ikinci katından tahta merdivenleri kırarcasına gürültülü bir vaziyette inerek, doğru çok uzak olmayan bir sokak ilerideki Hacı Mehmet’in çeşmesine gittim, mecburen.

Aman Allah’ım o da ne? Bizim mahallenin aşağı yukarı bütün çocukları orada, çeşmeden su doldurmak için sıraya girmişler.

Kiracılarımız Yoğurtçu Mehmet Abinin oğlu Rıza, Diyarbakırlı Mahmut öğretmenin oğlu Kadir, Bakkal topal Nazım Emminin oğlu Uğur, Seher Ablanın oğlu Fazlı, Kalaycı Mehmet Emminin oğlu Zinnur, Bakkal Halis Emminin oğlu Baki, İbo, şu an ismini hatırlayamadım amma lakabı Çomo olan küçük oğlu, Balak Ruhi, Parlak Yunus, Belediyeci Kemal Emminin oğlu Şevki, Kireççilerin oğlu Metin, Ormancının oğlu Enis, İğneci Zinnet* Ablanın oğlu Veysel, çeşmeyi mahallemize akıtan Hacı Mehmet Emminin torunları ve terzi Turan Abinin oğulları Ömer ile Nebi ve diğer torunları Mehmet Ali, Bozo Tevfik, Mustafa, İsmail, çeşmenin olduğu sokaktan Rapıp ve Şişko Fahri, ilk mektebimiz Vali Muammer İlkokulu’nun arka sokağından Marangoz Hüseyin Emminin oğulları Mahir ile Hasan, Kıyıcıların oğlu Kaya, Niyazi, Motor Ahmet, Vedat Delice, evimizin doğu cenahından komşumuz Tek Mehmet Emminin oğlu coruklu Cemil daha nice mahalle arkadaşlarım su kuyruğunda idiler.

Sanki Ahmet Kutki’nin kızları, Fuat öğretmenin sarı kızı, Kalaycı Mehmet Emminin kızı, Zinnur’un bacısı Mesude, Mahmut öğretmenin kızları Fatma ile Sema vs kızlarda kuyruğun sonunda gözüme iliştiler gibi.

Bu mahalle arkadaşlarımın bir çoğu aynı zamanda ilk mektep arkadaşlarım.
Cumbul cemaat burda olduğumuza göre bugün okul tatil herhalde? 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı mıdır, nedir?

Allah Allah. Kurt Emminin oğlu Necati, Ahçının oğlu Ertuğrul, Kötüköylü Yunus ve atarabacının oğlu Davut, bir de briketçinin oğlu Ahmet niçin kuyruğunun dışında birlikte duruyorlar.

Bir anda irkildim ve uykumdan sıçradım.

Ankara, Yenimahalle’deki Park Çiftlik Konutları camiinden sabah ezanları okunmaya başlamıştı.

Allak pullak bir haldeyiz. Önce çok sevinmiştik. Ancak 1972 yılı Şubat ayında, Sivas’ın doğu cenahında, o yıllarda mevcut Görçekler Gölü’ne paten ve kızak kaymak için giden mahalle arkadaşlarımdan -ki hepimiz aşağı yukarı aynı yaşlarda; evlerimiz aynı sokakta, birbirine çok yakın komşu çocukları idik- rüyamızda tezahür eyleyen su kuyruğunun dışında ayrıca bekleyen Necati, Ertuğrul, Yunus, Davut ve Ahmet gölün yüzeyinde oluşan buzun kırılması ile göle düşmüş ve ne hazindir ki beşi de boğulmuştu. Sonrası derin bir hüzne gark olduk ve hala gördüğümüz bu rüyanın tesiri altındayız.

Düşününüz, on, oniki yaşlarında yaşadığımız bu hadise bizi diğer çocukluk arkadaşlarımızı ne denli etkiler?

Yıllarca unutamadığımız büyük bir travma yaşamıştık.
Hatırladıkça içimiz hala sızım sızım sızılar.

Lakaplarıyla andığımız arkadaşlarım ve sair zevat bizi mazur görsünler. Anadolu’da böyle bir gelenek var ve “yiğit lakabıyla anılır” derler.

II.
Hacı Mehmet Amca bizim karşı komşumuz ve Sivas Belediyesinin o yıllarda su çavuşu.
Civar dağlardan tesbit ettiği polat gibi bir kaynak suyunu kendi evinin önüne bir çeşme yaptırarak tüm mahallelinin istifadesine sunuyor.

Daha sonraki yıllarda üzülerek ifade edeyim ki şehrin yenilenen su şebekesi çalışmaları, eski çeşmelerin su yollarını, kanallarını bilmeyen ve hiç de ehil olmayan birilerince yapıldığındandır, Hacı Mehmet’in çeşmesi gibi Sivas’ın köşe başlarını tutan, oldukça kaliteli kaynak sularına malik pek çok eski çeşme kuruyup gitti.

Yıllar önce Sivas özelinde cümle güzellikleriyle betonlaşmaya mahkum edilen Anadolu şehirleri adına haykırışımız (Sivas Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce basıldı ve naçizane kendimizin seslendirmesini yaparak görsel yayına da dönüştürüldü), “Sıla ve Gurbet” ismiyle tecessüm eyledi, kitap ile bir klibe dönüştü.

Bu eserimizde kurutulan Hacı Mehmet’in Çeşmesini, rüyasını görmezden nice evvel yazmışız Gönül Ehli Dostlar.

…..
Iraktan yanmak bir hoştur sana Sivas
Sular şehirde iki türlü akardı
Evde tatlı su yok der
Sabah erkenden Anam beni uyandırırdı
Kalkmak yataktan mahmurca
İstemeye istemeye adımlamak
Çeşmesini Hacı Mehmet’in
Pek de zoruma giderdi
Anlamazdım anlamaz
Evde akan sudan ne farkı vardı
Şu Hacı Mehmet çeşmesinin

Sular şehirde iki türlü akardı
Boru suyuydu evdekiler
Musluktan akardı
Çeşmelerin suyu hep akardı
Kesilmezdi hiç, pöhrenkten** akardı
Hayır kesilir miydi

Tatlı suları vardı şehrin
Her köşebaşını onlar tutardı
Sular şehirde iki türlü akardı

“Ölmüşlerinin hayrına” diyerek
Dedem su isterdi
İkindi vakti isterdi
Bilirim onun derdi Çay içmekti

Abam da “boru suyu insana dokunur
Kireçlidir oğul” derdi
Anlamazdım anlamaz
Çaresiz giderdim yine de
Çeşmesine Hacı Mehmet’in
Küçüktüm tatlı su getirmekti zahir
Küçüklerin görevi de

Sahi niye böyle derler ismine
Tattım sonraları tüm çeşmelerinden şehrin
Bildim isimlerini dinledim öykülerini
Tattım hayatı bütün suları
Şükür ki farklıymış insanlar
İnsanlar gibi çeşmeler ve sular

Telli Pınar, Çatal Pınar, Örtülü Pınar
Sular şehirde iki türlü akardı
Kepenek suyunu Mihr-i Vefa’nı
Kurusa da HACI MEHMET’İN ÇEŞMESİ’ni görestim…

III. Başta dar-ı bekaya irtihal eden Validemiz, Pederimiz, Dedelerimiz, Ninelerimiz, Hafız Amcam ve diğer Amcalarımız, Dayılarımız, Teyzelerimiz, Halalarımız, cümle akrabayı taallukatımızİn;
Cümle geçmişlerinizin;
Hacı Mehmet Efendi ve torunu, çocukluk arkadaşımız Nebi’nin;
Görçekler Gölünde yitirdiğimiz Necati, Ertuğrul, Yunus, Davut ve Ahmet’in ve yazımızda adı ahirete intikal eden diğer şahısların mekanları cennet, makamları ali, rahmetleri bol ola.
Ruhlarına birer Fatiha yollamak, cümlemizden yadigar ve nasibimiz ola.

Cuma gecenizi ve cumanızı tebrik ediyoruz.

Ömrünüz kaynak suları ile çağıldayan çeşmelerin suları değin aziz ola.

Hayırlarınız, hayırlarımız kesilmeyip, daim ola.

En Sevgili’ye emanetsiniz.
*Doğrusu süs, bezek anlamındaki ziynet kelimesidir. Malum-u aliniz “Galat-ı meşhur, lügat-ı fasihten evladır”.
*Pöhrenk: Taşların oyulması veya ağaçtarın işlenmesi ile yapılan veyahutta toprağın çamur haline getirilerek şekillendirilen ve bilahere fırınlanarak çömlek halini alan yeraltı suyu, kaynak sularının isalesinde kullanılan malzeme. Doğal boru. Künk.

Sadi Demirci
17 Kasım 2022
Ankara

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.