Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
29°C
İstanbul
29°C
Az Bulutlu
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
29°C
Cuma Açık
30°C
Cumartesi Açık
31°C

Mehmet Aluç

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya doğumluyum, Ankara da ikamet etmekteyim 2002 yılından bu yana, kamuda işçi iken tayinimin çıkması sonucunda sevdiğim Ankara’ya geldim ve hala buradayım. İlk ve orta öğrenimimi pekiyi derecede bitiremesem de 1970 ve 1980 yıkına kadar hikâye roman okuma konusunda birinciydim diyebilirdim. Okumadığım Kemalettin Tuğcu hikâyesi kalmamıştır, o yılların romanlarını aşk romanı yazarı Kerime Nadirin eserlerini, hele çizgi roman Tarkan’ı her hafta, onun akabinde Teksas, Tommiks diğerleri Gırgır, hafta sonu, ses, hayat dergisi her hafta hiç aksatmadan okurdum. Öğrenimimi bunlarla bitirdikten sonra, yazma sevdam kamuda çalıştıktan ve emekli olduktan sonra başladı. İçimde biriken edebi eserlerin demlenmesi bir 35 yıl sürdü. İçimde birikenleri kaleme döktükçe, tekrar okumaya şiir öykü denemeler yazmaya başladım. En çok kendimi şiirle ifade etmeye başladım diyebilirim. Evli ve dört çocuk babasıyım. Her edebiyat platformuna şiirler öykü hikâyeler denemeler yazmaktayım kendimi ifade etmekten ziyade gönüllere seslenerek içinde gezerek bir mana bulmak için, manayla dost kalmak için.
    17 Mayıs 2025 21:34
    Mısralar Çatlaklardan Sızıyor Biz Kelâmı Bayrak Gibi Taşıyoruz   Bu çağın aynasında yüzümüz silik değil Ecdada dönük kelâmı susturdular, vicdanı küle gömdüler Ama biz hâlâ harfleri kıvılcım diye saklıyoruz ve bu yangın, unutulmuş isimleri hatırlatacak Karanlıkla pazarlık etmeyenler gölgeye hapsedilmeyenler...
    16 Mayıs 2025 22:28
    Okuduğum kitaplarım benim gülümsemelerin bahçesi, sıradan anların büyüye dönüştüğü, neşenin çiçek açtığı dünyamdır. Okuduğum mısralar bir tebessüm, bir umut tohumu gibi filizlenir; her mısrası, fikri rüzgârın taşıdığı bir melodi gibi gönlüme dünyaların kapısını açar. İnsan ruhunun en saf hâli, burada...
    16 Mayıs 2025 22:26
    Ben sana dargın değilim dedim inanmadın Çarptın kapını suratıma beni anlamadın Gözlerime baksaydın kendini görürdün Başını çevirerek mahzun halimi de görmedin   İnanmadın bana sevdiğimi neden bilmedin Bilmemek zor değil neden hiç gülümsemedin Çok mu zordu söylemek gitme demedin Başını...
    12 Mayıs 2025 11:35
    her köşesinde senin izlerin varmışher dalı senin hayalinle büyümüşve her çiçek senin ışığınla açmış Seninmiş o bahçeben yalnızca bir misafirmişim Misafirliğini bilmeyenkokularına sığınanrenklerinde kendini kaybedenama ait olmayan bir yolcuydum Mor salkımlar senin gülüşünle konuşuyormuşbenim fısıltılarımı duymuyormuş meğergidişinle kuruyan bahçeşimdi yalnızca...
    12 Mayıs 2025 11:33
      Şehir, eski dokusuyla hâlâ ayakta duruyordu. Rüzgâr, taş sokakların arasından geçerken eskiden burada yankılanan çocuk seslerini getirmeye çalışıyordu ama başarıya ulaşamıyordu. Mehmet, eski ahşap kapıyı açtığında, zamanın içeriye ne denli sinsice sızdığını fark etti. Raflarda hâlâ annesinin koyduğu porselen...
    4 Mayıs 2025 15:20
      Gözlerini gönlümde geceye yaslanırken Ben umutla bekleyen sahil oldum Rüzgâr adını fısıldarken yıldızlara Sessizliğin içinde yankılanan sesinle yaralandım Olsaydı bakışların serin bir bahar Gönlümde yeşeren sonsuz çağrılar Ayrılık hançer olsa da içime sığar Ben sevdana düğümlenmiş yıllarım Olsaydı tebessümün...
    4 Mayıs 2025 15:14
    Başını balkonun kapısına dayayarak geceyi dinledi. Gözleri, ay ışığında parlayan bahçenin derinliklerinde kaybolmuştu; orada, rüzgârın fısıltılarla taşıdığı eski hatıraların izleri vardı. Bu balkon, onun sığınağıydı. Sessizlik içinde kendini yeniden bulduğu, zamanın kanatlarından sızıp avuçlarına düşen hatıralarla yüzleştiği bir yer. Yüzlerce...
    4 Mayıs 2025 15:09
     Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, gökyüzünde yıldızlar dans eder, rüzgâr eski masalları fısıldardı. O gün, tıngır mıngır sallanan beşiğin ahşap çıtırtılarıyla birlikte, bu masallar doğdu. Bir varmış, bir yokmuş… Gülenlerin çok olduğu, gözyaşlarının...
    30 Nisan 2025 20:57
      Trene bindiğim anda, tüm anılarımı geride bırakacağımı sanmıştım. Hayatın kollarından bir tren biletiyle kaçmak mümkünmüş gibi… Ancak, anılarım benimle aynı vagona usulca oturdu; koltukları sessizce sahiplenip beni geçmişin sararmış sayfalarına taşıdılar. Yolculuğun bu kadar yalnız olmayacağımı biliyordum. Kimi zaman...
    30 Nisan 2025 12:34
      Gündüzün hengâmesinde sesler birbirine dolanır anlam kaybolur. Ama gece her fısıltıyı kristalize ederdi bir iniltiyi, bir özlemi hatta unutulmuş bir melodiyi bile. Çocukluk şarkılarının hüzünlü yankısı ruhun derinliklerinden, yükselen sessiz çığlık baykuşun keskin ötüşü gibi. Hepsi gecenin dokusunda, kendi...
    29 Nisan 2025 15:36
      Mor salkımlı bahçe gidişinle yok oldu Her dalında bir hatıra taşıyan o renkli düşler Şimdi karanlığımın içinde kayboldu Kokunla dolan rüzgârmış Artık yalnızca sessizliği getiriyor bana O bahçe bir zamanlar cennetim olmuştu Ama şimdi kurumuş dalların gölgesinde Kendimi kaybediyorum...
    28 Nisan 2025 21:54
      Her şey aşkla imaret sevil Her şey fikirden ibaret bil Fazla gurur hiçte iyi değil Şiir gönlü okşar olursun ehil   Dertli şoför gaza basar Âşık hayale dalmış yaşar Hangisi menzilleri aşar Şiir gönlü okşar olursun ehil   İnsan...