Bana diyorlar; Şiirlerin hep hasret, hep mutsuzluk…. Yokluk ne yaparsın..! Dün gidenleri ve kaybettiklerimi, Bu gün düşlerimde geri getiriyorum birer birer…. Şiir şiir sarılıyorum.
Ben seni gerçekten ömürlük sevmiştim Sana yürekten belki de binlerce kere Ey genç güzel asil zarif sevgi dolu duygulu kadın Sana aşığım seni seviyorum demiştim Bu gidişin ne tarafaydı nedendi acelen mi vardı? Bir yere mi yetişecektin? Sana onlarca kez gitme ömrümüzce anı yaşayalım dedim Dinlemedin dikkate almadın acele ettin...
Aslımız astarsız kumaş iken Şimdi her yerden yama yedik. Yırtık pırtık kara lastik üstüne Keten çuvaldan hırka giydik Türlü türlü cefa içinde iken Ne kadar yaşadık ki sefa Çırpınıp dururken dertlerde Ömrüm geçti, oldu heba Benim boğazıma düğüm olanlar Şimdi her iki boğaza köprü olur Yutkunup, tutamadığım gözyaşlarım Deryalara doğru...
Sorma, sual etme, yorma sen seni Batını, zahiri gördüm de geldim. Sırrı hakikatin sonsuz bendini Kendi ellerimle ördüm de geldim. *** Hamdım, yandım, piştim, kapıda kaldım Bazen bir uykuda ummana daldım Elham’dan, İhlas’tan dersimi aldım Kırkların cemine girdim de geldim. *** Pirin huzuruna postumu serdim Bacı, kardeş ile ikrarı verdim...
Türkiye deprem bölgesi Gelen giden bina yapmış Gölgesi düştü gölgesi Hemen çimentoyu kapmış * İnsan olan laftan anlar İpe serilmez ki unlar Bunlar var ya bakın bunlar Kendi kör nefsine tapmış * İmarlar nasıl imarlar Sağlam diye mi umarlar Nerde o eski Mimarlar Santim santim metre çapmış * Alparslan yok...
Deprem yıktı heryeri Bayraklar indi yarı Gidenler gelmez geri Dayanışma zamanı * Her yer enkaza döndü Nice ocaklar söndü Yürekler pişti yandı Dayanışma zamanı * Pazarcıkda en başta Adıyaman maraşta Diyarbakır da yasta Dayanışma zamanı * Adana Antep Kilis Osmanyede yandi şiş Malaytayada gözler yaş Dayanışma zamanı * Yaşlar sel...