Bu hikâye gerçektir sakın masal demeyin
Bu şiiri okurken vicdanen iyi dinleyin
Bir varmış bir yokmuşla başlamadın ben söze
Çok gerçek bir hikâye anlatacağım size
bin dokuz yüz yirmi bir Mart İnönü ovasında
İnsanın iflahını kesen buz ortasında
Ethem çavuş üşümüş soğuktan titriyordu
Kızgın mermi kovanı elini yakıyordu
O savaş yıllarıydı yoksulluk kol geziyor
Toplanan boş kovanlar dolmak için gidiyor
Ethem çavuş durmadan topu dolduruyordu
On sekiz saat boyu mermiyi sürüyordu
Atılan bu mermiler hedefi buluyordu
Düşman mevzilerinde kıyamet yağıyordu
Mermilerin sandığı iyice boşalmıştı
O sandığın dibinde üç beş mermi kalmıştı
Ethem çavuş merminin birini avuçladı
Birden topa sürmedi bir anlık durakladı
Merminin üzerinde bir çaput sarılıydı
Açtı baktı çaputu içinde çubuk vardı
Çaput açıldığında yere düştü bu çubuk
Üstünde ki yazıyı okumalıydı çabuk
Sarı metal yazıyı Ethem çavuş görünce
Bir anda durakladı başta derin düşünde
Düşen demir çubuğu hemen koydu cebine
Ateşe devam etti düşman mevzilerine
İstirahat anında okuyup anlamıştı
Karahisarlı Seyfi çavuş neler yazmıştı
Seyfi çavuş künyesin kazımış bu çubuğa
Alay dört tabur iki sekizinci batarya
Okuyana bu tarih şunları söylüyordu
Birinci İnönü de kullanıldım diyordu
Bin dokuz yüz yirmi birinci İnönü de
Kullanıldım diyordu aktifim ben yine de
Mermiye sarılmıştı yukarda ki o tarih
İkinci İnönü ye yine gönderdi talih
Seyfi çavuş birinci İnönü not yazmış
Ethem çavuş hayretler içinde kalmış şaşmış
Ethem çavuş okuyup bu nota hayran kalmış
Seyfi çavuş bu notla düşmana nota salmış
Gönderilmiş boş kovan doluma Ankara ya
Dolum olduktan sonra tekrar gelmiş buraya
Ethem çavuş kendine bir çelik kalem buldu
Bir taşla vura vura mesajını doldurdu
Akhisarlı Ethem çavuş kazıdı sekizinci alayı
Tabur üç batarya bir aylardan recep ayı
Bin üç yüz otuz dokuz boş kovan yine gitti
Dolum hanede olanlar sevindi hayret etti
Tezgâhtar heyecanlı müjde diye bağırdı
O yavru döndü diye ustasını çağırdı
Kamil usta alınca okudu son yazıyı
Bu kovanın çok büyüktür bu savaştaki payı
Baba olmuşçasına sevindi coşkuluydu
Sevinmek hakkı idi oda allah kuluydu
Boş kovan dolduruldu sarıldı çelik kalem
Bu gerçek hikâyeyi duymalıydı el âlem
Bu kovan bir cephede tekrar ateşlenecek
Kim bilir başka notla tekrar geri gelecek
Düşüncesiyle şevkle yeniden doldu kovan
Düşmanlara atışa hep hazır oldu kovan
Yine çubuk eklendi sarılarak çaputa
Yerleştirildi yine sandık denen tabuta
Kamil usta mermiden üzülerek ayrıldı
Güle güle diyerek cepheye postaladı
Bin dokuz yüz yirmi ikinin tam iki eylülünde
Boş kovan yine geldi kâmil usta elinde
Bu kovan atölyeye sekiz kez gelmiş gitmiş
Tam sekiz kahraman bu mermiye not etmiş
Boş kovanın yanında bir kalem duruyordu
Bu son notta gururlu müjde yer alıyordu
Şan şöhretle ordumuz İzmir’e yürüyoruz
Düşman telaş içinde kaçıyor sürüyoruz
Seyfi çavuş son notta on iki muharrem der
Batarya sekizde olduğundan bahseder
Bin üç yüz kırk bir Banaz yazdıktan sonra
Bir de acı haberi koymuş notunun sonuna
Bataryamın yiğidi kahraman Seyfi çavuş
Düşmanın o kahpe kurşunuyla vurulmuş
Ne yapsak kurtulmadı şehittir vatanı için
Acılarım çok derin yanıyor benim içim
Not uzun yazılmıştı bununla kalmıyordu
Seyfi çavuş Künyesi kime gönderiliyordu
Sözü son bulmamıştı son söz çok acı oldu
Söylenen bu haberle gözler yaşlarla doldu
Düşmanlar ailesin katletmiş kaçmışlardı
Seyfi çavuş bahtına bir boşluk açmışlardı
Künyeyi gönderecek kimse olmadığından
Atölyeye gönderdim şehadetin ardından
En başta Seyfi çavuş şehitlere hep yandık
Yendik kalleş düşmanı zaferi biz kazandık
Yüzbaşı Muhsin Talat’ın son sözü bu diyordu
Sanmayın ki hikâye burada bitiyordu
Yıl bin dokuz yüz yirmi üç ocak ayında
Teğmen Hamdi vasıf sorumluydu sayımda
Teğmen pür dikkat idi mermileri sayarken
Bu mermi ele geldi sandıklara koyarken
Bir gazi kovan asla sandığa sığamazdı
Sandıkta yıllar boyu asla paslanamazdı
İşte bu düşünceyle bilerek suç işledi
Bu mermi bir gazidir benim olmalı dedi
Kalemiyle beraberce bu mermiyi cebine
Koydu onu götürdü övünç ile evine
Kendi kendine diyor ömür boyu saklarım
Bu mirasa mutlaka sevinir çocuklarım
Bu mermiyi bir ömür saklamaktı niyeti
Verdiği bu sözünde duracak karar kati
Bin dokuz yüz yirmi üç tam yirmi dokuz ekimde
Saklama düşüncesi değişmişti bir günde
İlanı cumhuriyetin Ankara kalesinde
Top atışı başlamış kulağı top sesinde
Sakladığı mermiyi hemen yerinden aldı
Koşar adımlarıyla kale yoluna daldı
Teğmen Hamdi duyunca top atışı sesini
Top atışı bitmeden Ankara kalesini
Bulmalıyım diyordu kaldı nefes nefese
Sayarak kulak verdi toptan çıkan her sese
Vardı topun başında Yüzbaşı Mahmut Talat
Döndü teğmen hamiye telaşın nedir anlat
Teğmen söze başladı anlattı hikâyeyi
Dedi ki bu mermidir atılanların beyi
Seyfi çavuş mermisi bu şölende olmalı
Bu mermi bu törende mutlaka atılmalı
Mermi hikâyesini dinleyince yüz başı
Gizlemek istese de yanağında gözyaşı
Diye diye tırmandım koşarak bu kaleye
Yüzbaşı Mahmut Talat hayran kaldı mermiye
Teğmen Hamdi’ye dedi düş merminin peşine
Yüz birinci mermi yakışır kardeşime
Yüz adet mermi attı kaledeki top ile
Teğmen Hamdi’ye sesledi topu ateşle diye
Yüz birinci atışta gazi mermi atıldı
Cumhuriyet ilanı böyle taçlandırıldı
Yusuf Değirmenci
Kayıt Tarihi : 2.10.2020