BABALAR VE EVLATLARI
İbrahim Ayğırcı
…
Hepimiz birer babayız. Ortak vasfımız; çocuklarımızı iyi yetiştirmektir. İyi yetiştirmek isterken, nereden başlayacağız? Hep bir telaş içindeyiz. Telaş içinde çocuklarımız için şahlanırken, hata da yaparız. Her hatalı şahlanış, faziletiyle ve günahıyla sadece babalıktır. Babalıktır ama bugün çocuklar babasından rahatsızdır. Babasından farklı kendi kaderini çizmek isteyen çocuklar rahatsızdır. Çünkü her baba çocuğunun şahsiyetini kendi şahsiyetiyle başlatmak ister. İsterken, kendi çocuğunun şahsiyetine ipotek koymaktadır. Böyle babalar kendi rüyalarını çocuklara ezberletmek ister. Güya rüyasında kendine bağlı hayırlı bir evlat yaratmaktadır. Çocuğun kutsiyeti; babaya itaatkarken ancak hayırlı evlat vasfını kazanmakta… Bizde hazin bir kaderleri var böyle çocukların. Çocuğun kaderi babanın kendini seyretmek istediği deniz olmakta… Hayırlı evladını adeta büyütüp seyrettiği denizde görünen sayfası yapmak ister. Ama sayfalar suda döşenmez. Yaratılmak istenen çocuk dalgalı suda yontulmaz. Yontulsa bile heykel dalgalı suda kanaviçe gibi işlenmez. Yazılanlar dalgalarla bozulurken, artık evladı da babasına paralel olarak büyümüştür. Hayatın gerçek dalgalarıyla tanışmıştır. Tanıştığı gerçek hayat; hatıralarıyla, ümitleriyle ve heyecanlarıyla dalgalı denizde sadece kendisidir. Hayatın dalgaları içinde yaratılan hep babanın istediği değil de bir başkasıdır. Ve bir başkası zamanla babası tarafından denizde unutulan asi çocuk olur. Zavallı baba: “ Çocuğum beni tanımadı” diye feryat eder. Gerçek olan çocuğunu tanımayan kendisiydi. Ne yazık ki baba ile çocuğunun arasındaki diyalog babanın son telaşıyla sona erer mi, ermez mi bilinmez ama kavga hala devam etmektedir. Babalar ve oğullar arasındaki çatışma bizim vazgeçmediğimiz dramımız olmaktadır. Anlatmak istediğim; asır öncesi tutucu babalarla, asır sonrası devrimci gençlerin çatışmasını konu almaktadır. Devrimci geçinen gençler de değişti. Muhakkak olan şudur ki; gençler yaşadıkları çağa sığmıyorlar, hep istikbale koşuyorlar. Dün öğrendiklerini bugün kullanmıyorlar. Bugün öğrendiklerini yarın kullanmayacaklarını da biliyorlar artık.
Başlamadan biten bir oyun… Bu oyun sahneleri beyinlere resmedilmeden gün değişmektedir. Çocuklar ve babalar değişen günle birbirinden koptu. Her kopuş tehlikeli iken bizde tehlikesinden bahseden yok.