Anısına. (10 ocak 2001) Türk yazar, şair. Şiir, roman, hikâye, deneme, tiyatro, günce gibi pek çok edebi türde eser vermiş çok yönlü bir yazardır. Cumhuriyet devri Türk edebiyatının değerlli ismi. “Ağladığını istemem ben ölürsem Beni en sevdiğin halinle hatırla Uzak bir yerde çalıştığımı düşün Hayatta olduğuma inan Bir gün gelir...
Yelpaze tutan şu kadrolu tavus kuşlarıyla Bir eylül sıcağında, Bir bilinmez otogarda, cazgırca, Tipik bir özlem sargını tavrıyla, Müzayedeye çıkarıyorum Bana gelen sonsuz adımlarını. Her bir otobüsün camında güz lekesi Her birine göz gezdiriyorum acemi mi acemi Nihayet görüyorum kendimi bir koltukta Korkunun kokusunu tutmaktadır kasketim. Bilmek istiyorum -en amansız...
Sen yoksan yaşamım son bulsa bile Cesedim koyacak sal’ı istemem Safari parkında saklanmak için Şuna emin ol ki çalı istemem *** Bana sevinç verir masum bakışın Başının üstüne çiçek takışın Ben gibi garibe gönül yakışın Meyveye bürünmüş dalı istemem *** Koca ömrüm geçti gurbet elinde Ellerim buz kesti şita yelinde...
^^ Ve evlere dönme zamanı, Düş ardıydı sanki. Hangi kapı açılırdı hiç düşünmedik biz! Kan ağladı kelimelerimiz Belki de sürç-ü lisânımızdan… Başımıza çarpan Bu ‘âh’ kimin bedduasıydı ki? Bilemedik!.. Aşkın niyazı değil de Neden ayazı vurmuştu ki ense kökümüze? “Boş ver” demiştik hatırladın mı Esila, “Boş veeeer!” Tezene; nereden incitmişse...
Gülümsemesi her hücremi yenileyen güzel, Yineleyen zerreleri; düşten kolinilerde! Sen ki, kıvılcımı volkana döndüren dilber! Mâğmasın , tüm dünyaların çekirdeği, Uğurladığım Venüs baharım. Bu yüzden ki aklı zayi, Aşk haliyle dönmekte, Yörüngene çekimli seyyareler.. Vah ola ki her bir naçar adım, Gök taşları dökülesi hasret mecralarına.. Dem be dem, dil...
Aşk, bir gözün derinliklerinde başlar, Bir dokunuş, bir gülüş, bir kelime. Sonsuz bir deniz, dalgasız ve sakin, Kalbimizde bir melodi gibi çalar. Bir bakış, bir an, bir ömür kadar uzun, İki ruhun birleştiği yerlerde. Bir rüzgarın savurduğu yaprak gibi, Hissederiz aşkı, her bir mevsim. Sevdanın rengini alır gözlerimiz, Bir umut...
Orkinos avına çıkalım seninle bu gece Tırıvırı atalım, ağ serelim, olta sallayalım; Deniz kabuğundan kolyeler takalım yengeçlere, Çadır kuralım, ateş yakalım düşlere. Çalsa da çıngırak, umursamayalım bence, Tuttuk tuttuk, Olmadı biz orkinos olalım. Günü açarken bir kutlu el, Güvercin yumurtası aşıralım kartal yuvalarından, Boyalara katıp şeker, Elvan renge boyayalım teker...
Döşediğim krem renkli ay sırması Kırmızı döşeğine. Bir gömünün heyecanı sarsıyor izlemleri Kordinatlarında hep sen varsın haritaların Tozu alınmış yassı bir taş altında sandık. Yegane birikimim göz ve gül sanatı üstüne. Pedaline basıyor meskensiz gezgin böcekler, Baştan sona özlemin. Nişanları sökük baştanbaşa su kuşlarının, Sular çekildi göz yuvarıma. Derecesi yüksek...
Öteki kentin adıydı kasıntı Ürkünçtü sanıları bile Keskin dişli sanrılarla karşılardı geleni Ayıbı yoktu; üryan, aleni Maskesi yepyeni dursa bile. . Dur duraksız, afilli sarsıntı.. Yatık kentlerden gelmiştim bu dikit kente Adriyatikten seçip beğendiğim bu ayrılıkla Yakıştı dese de divaneliğin aynası, Emin değildim ben yine de. Geride çünkü Her gün...
El altından sevmek seni… Güzelliği denksiz bir sızı olan derinde… Tabutun ince işlemesidir sitemin Öte yanda, Zeballah gecelerden kurtuluştur teninin rengi, Yokluğun buz dokusu, Zemheri soluğu tekliğim. Ilıman beldelerden sürgünlüğüm Ferman gereği . Yine de enli boylu sevdim seni Cetveller uzadıkça daha bir sevdim,. Sevda bu ölçümsüzce.. Her detayında sen...