Teknoloji deyince aklımıza hemen hayatımızı kolaylaştıran, sağlık, ulaşım, eğitim ve endüstride kullanılan, makineler, araç gereçler, sayamayacağımız çokluktaki aygıtlar geliyor. Bu teknolojik aletlerin bir takım tehlikeleri olduğunu ise çoğu zaman göz ardı ediyoruz.
Televizyon ekranın önüne oturuyoruz ve bütün dünyayı sadece parmağımızı kımıldatarak izleyebiliyoruz. Ömrümüz boyunca belki de hiç gidemeyeceği yerlere gidiyor, göremeyeceğimiz insanları, bitkileri ve hayvanları görüyoruz. Biz elimizi bir kuruyemiş kâsesine daldırmışken bir aslanın geyiği kovalayıp yakalamasını ya da timsahın kocaman ağzını açıp bir antilobu dişlemesine birebir şahit oluyoruz.
Cep telefonları yirmi yıl önce Türkiye’nin gündemine hızlı bir giriş yapmıştı. Zamanla bu telefonlar fotoğraf çekmeden internete girmeye kadar geniş yelpazede pek çok şeyin yapılabileceği aletlere dönüştü. Günümüzde ilkokul çocuklarının elinde dahi bir cep telefonu var!
Kişisel bilgisayarlar dünyamıza bir geldi, pir geldi. Neredeyse bilgisayarsız ev kalmadı gibi. Kolaylıkla herkes bu dünyayı küçülten aleti alıp evine koyabiliyor. Oyun oynamak, sosyal paylaşım sitelerinden arkadaşlarınıza ulaşmak, arama sitelerinde istediğiniz bir sorunun cevabını bulmak, hatta online alışveriş yapmak bile bir artık tık uzağımızda.
Yukarıda saydığım aletlerin dışında bir sürü alet daha girdi, evlerimize, iş yerlerimize. Mutfak robotları, kahve, çay, mısır patlatma, tost, makinaları. Elektrik süpürgeleri, buzdolapları, fırınlar, çamaşır ve bulaşık makinaları. Aslında bir açıdan bakarsanız bu teknolojik aletler gayet güzel ve hayatı kolaylaştırıcı gözüküyor. Özellikle bazıları var ki düpedüz kadınların hayatını kurtarıyor. Şahsen ben çamaşır ve bulaşıkları elde yıkamaktan hiç hazzetmeyeceğimi söyleyebilirim.
Elektrikli aletlerin bir elektromanyetik alan oluşturduğu ve bunun artık çağımızın hastalığı diyebileceğimiz kansere sebep olduğu biliniyor. Manyetik alan, insan vücuduna, özellikle de beyne zarar veriyor. Cep telefonlarının bebek ve çocuklardan uzak tutulması gerektiği hep söylenir. Bunun sebebi, onların kafataslarının henüz yetişkinler gibi gelişmemiş olması. Manyetik alan görsel olarak göremediğimiz bir şey olduğu için gizli bir tehlike yaydığını da kabullenmekte zorlanıyor olabiliriz. Oysaki böyle bir tehlike var ve önce bunu kabul etmek zorundayız. Teknoloji küresel ısınmaya da sebep olmuştur. İlginç olan hastalıklara sebep olan teknolojiden bu hastalıkların tedavisinde de yararlanmamızdır.
Onları hayatımızdan tamamen çıkarmamız mümkün değil tabi ki. Ben aman gitsin şu aletler eski ilkel yöntemlere dönüp elimize bir tahta alıp dere kenarında vura, vura çamaşır yıkayalım ya da halımızı belimize kuvvet deyip alarak balkondan silkeleyelim, yemeğimizi modern ocaklar yerine bahçede ateş yakıp demir bir plaka üzerinde yapalım, tel dolap sistemine geri dönelim demiyorum. Televizyonda dünyada neler olup bittiğini, asla gidemeyeceğim ülkeleri ve şehirleri görmekten memnunum. Başka bir şehirde yaşayan yakınlarıma kolaylıkla ulaşıp onların sesini duymak, herhangi bir sıkıntımı paylaşmaktan da şikâyetim yok. Bir düğmeye basarak çamaşır veya bulaşıklarımı yıkamak, bana çocuklarımla ilgilenmek, kitap okumak veya başka hobilerime zaman ayırmakta kolaylık sağlıyor. Ben sadece bunca iyiliklerinin yanında bize hiç mi zararları yok diyorum. Demekle de kalmayıp hepimizin duyduğu tehlikeleri hem kendime hem de size tekrar hatırlatmak istiyorum.
Her şeyde olduğu gibi bu konuda da üç maymunu oynamaya devam ediyor, gözlerimizi, kulaklarımızı ellerimizle kapatıp, avuçlarımızı saf, saf açıp öylece bakıyoruz. Gerçeklerin dank etmesi için kafamıza bir saksı düşmesi ya da birinin bize megafonla avaz, avaz bağırması mı lazım?
Elektrikle çalışan aletler elektromanyetik bir alan yayar ve bu bir sır değildir.
Bütün çabalarımıza rağmen maalesef teknolojinin zararlarından tamamen korunmamız mümkün değil. Bir takım tedbirlerle hem kendimizi hem çocuklarımızı mümkün olduğu kadar bu tehlikelerden korumaya çalışmak akıllıca görünüyor. İşte ana hatlarıyla bu tedbirlerin bir kısmı:
Hatice YATKIN YETİŞEN