İnsanı anlamaya çalışmak, zamanın akışını avuçlarında tutmaya uğraşmak gibidir; tutmaya yeltendikçe kaçar, kavradığını sandıkça şekil değiştirir. İnsan, doğduğu andan itibaren bir bilinmezlik çemberinin içine bırakılır ve bu çember, yaşam boyunca genişlemek yerine derinleşir. Dışarıdan tanıdığımızı sandığımız kişi, içeride bambaşka bir hikâye taşır; kendi kendimize bile itiraf edemediğimiz yönlerle dolu bir...