Pespaye bir serçe dokunuşu Cırtlak ama incitmeyen öpüşler konduracak kadar; Sülünler arasında narin. Resmederken yok oluşu Bugün ufuk niye dar? Kaydededurur aşkla yeniden Ta en baştan –manidar – Tepeden tırnağa savruluşu. Bu olsa gerek Fi bir aşkın, tutkulu var oluşu. madara Ezcümle çatlak dudaklara Merhemdir gül yaprağının suyu. matara Kayıp...
Koltuklarını kabartarak birbirimizin iki hokka, İkramiyesi rindlik peşrevlerle, Bir hayat tüketiyoruz avare. Bildiğim bütün sözler sana dair. Bilmediğim kelimelere takılıyorum habire, Bildiklerimden size ne? Yunup yunup zühreye göz acılarımı, Ellerinden kaymamsa çabası. Kayganlıklara muhtaç bir evren var, Meymenetsiz bir gezegen var bu akşam galakside, Yörüngesiz bir Venüs olmalı muhtemelen, Kıskançlığı...
Gece indirirken siyah peçesini,Aminlerime umutlar ekleyip düşler gördüm hadsizce,Hayret,Gözü kapalı buluyor yıldızlar ahengini. Ne elzem bir his,Göğün rahmine düşmeden bir esinti,Üryan kalmışlığımla recm etmek düşlerin kıyılarına vuran mazimi. Ve ne hislidir ki gecenin melali,Pırpırlanırken yürek,Islak kirpiklerden süzülenler öperken elmacık kemiklerimi,Bir bukle kokunun müebbetindeyim. Kafam bozuk,Saatim de bozuk,Dişleyip durduğum pilin suçu...
1.BÖLÜM Rüzgâr dağa kulak verse, Duyar mısın çığlığımı. Yağmurlar sokak lambasına selam dururken, Gözlerim her gün takvim yaprağında. Bilmez misin ki, Gönül Dağı yıkıldı. İçinde bir ben , benden de ben kaldı. 2. Bölüm Gurbetin kapısı nerede ? İki çift gözün arkada bıraktığı, senin yüreğin… Son ifadesini sunarken şarap içerek,...
Hilalin dokusunda dokunur aşk Ay güneşi boşar da Ben boşayamam varlığını yüreğimden. Bestelediğim bir şarkı olur sesin gecemin uvertüründe, Bir an gelir ki rakkase olur saçların, Ayağı yerden kesik tennuremde. Bir an düşer ki ellerime, Soyarak düşümün zarını gülüşünle, Keder dönüşüverir sevinçli bir kadere. O yüzden, Senden beri uykum, Uykusuzluğa...
HARAM 1. Gözlerin haram, Gökyüzü, içtiğim su, yediğim lokma , Senin olmayan gözler haram . Parmaklarımdan tırnağıma akan kan , Akıttığım göz yaşım, haramdır suratıma . Yağmurlar, Gürleyen yıldırımlar… Yol vermeyen asi dağlar, İçinde olmayan sen , Uçurumdan uzanan ruhum , ruhuma haram, İtiraflarım, asiliğim… İçin de olmadığın her şey...
Şiir bir nehir gibi akan bir süreçtir. Şiiri durağan bir tanıma sıkıştırmak, tabi ki sınırlandırmak, bizi düşünsel ve felsefi olarak şiir tanımında yanlışlar ve hatalar yapmamıza neden olacaktır. Çağa ve döneme göre, şiir ile ilgili yapılan tanımlar o gün ve o anlayışa göre, kişi özelliğini de içinde taşıyarak elbette doğrudur...
Gözlerim, güne gözlerinde uyandı. Ardımda duran mezarlar ,diriler / ölüler, Tenime dokunmadı/ dokunduğun gibi … Terin / Terime her gece kavuştu. Gözlerin hiç gitmedi, gözlerimdeyken , Birlikte ateşe yürüdük , birbirimizi biz yaktık. Tüm meselaları ben söyledim. Sokak köşesinde eğik boynumla , Pencerende savrulan saçlarını sevdim. Gözlerin “mesela” hiç görmedi...
Yattığım yastık başucumda taşım Kesilirse bir gün kaşık attığım aşım Gideli değil yanımda sağolsun başım Hani çocukluğum, şimdi nerde yaşım ? … Beyaz kelebekler pervane olmuş, ak ışığa Elim titrek,,varmıyor benim olmayan kaşığa Kaşığım kırılsın, kem bakarsam hak aşığa Çocukluğum küsmüş baş konduğum yastığa … Nenemin kırk yamalı hırkası vardı...