Bu kadar çok hitdetlenme, Diline sahip ol dostum. Haram mala kıymet verme, Eline sahip ol dostum. Dünya fani biliyorsun, Kral olsan ölüyorsun, Belki bu gün gülüyorsun, Yılına sahip ol dostum. Bu gün etselerde şak,şak, Tarih ne yazacak bir bak, Bekler seni kuru toprak, Ölüne sahip ol dostum. Güvenme saltanatına, Çıkacan...
Alınan nefese zam geliyorsa Elli, altmış, seksen versen ne olur Makyajlı veriler cep deliyorsa Okunu, yayını gersen ne olur Saatler değişti alışverişte Rağbet atıllara oldu yarışta Akşam pazarında en son kuruşta Sitem edenleri yersen ne olur Verilen, yaraya ilaç olmazken Pazara çıkınca file dolmazken Kaşık tencereye maya çalmazken Milleti sofrada...
Yüzlerde mutsuzluk, gözlerde donukluk? Kayboldu tebessüm, tende soğukluk! Ağlayan gözlerde yaş oluk oluk ! Câresizlik, olay büyük, hava soğuk, Bunca zulüm Allah’dandır denemez, Sebep olanlarda vicdan olamaz. * Acı çekenelere deme acım büyüktür… Evlat acısından daha-daha küçüktür. Elinden tutup da kurtaramayan anne; Acılardan acısı daha büyüktür! Bunca zulmü Allah vermiş...
Deniz huzur veriyor Maviliklere dalıyor ruhum Portakal çiçeği kokusunda Seni arzuluyor gönlüm Derinlere bakıyor kahvelerim Her yerde seni arıyor gözlerim Meltem rüzgarları esiyor denizden Ilık ılık mis kokun geliyor sahilden Aklımdan gitmiyor ki o gül cemalin Yakıyor burnumun direğini ah acı hasretin Güneş ağır ağır batıyor ufuktan Ve çok seviyor...
Yürek defterime yazdığım dostluğunu, Düşündüm ki gönül bahçeme ekmeliyim Gök yüzünü andıran duru arkadaşlığını Düşündüm ki sonsuza kadar taşımalıyım Sinop akşamlarının terleyen denizini Genç ömrümüzün lise serüvenlerini Kısa zaman diliminde sınıf ziyaretlerini Unutalım mı şimdi seninle şehir anılarımızı Uzak bir adresten geliyor şimdi sesin Unutmadın, aradın, dedin şimdi neredesin Cansın...