Niğde Bor’un geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye sözüyle ünlü olan pazarının ortasından geçen Özden Deresi ilkbaharda iyice çağıldar. Isınan havayla birlikte dağlardan inen kar suları bereketini her yana saçar. Kuşlar cıvıldar doğa gittikçe ışıldar. Pazarın yukarısına doğru su seslerini dinleyerek yürürsünüz. Dere üzerinde iki yolu birleştiren çok sayıda şirin köprüyü görür, yokuş yukarı ilerlersiniz. Bir noktada karşınıza SARIKIZ TÜRBESİNE GİDER yazan bir tabela çıkar. Okla işaret edilen dar yola girer eski evleri izleyerek yola devam edersiniz. Sonunda sağınızda iki ayrı çeşmeden akan suların olduğu bir yokuş belirir. Bir iki basamağa basıp yukarıya yönelirsiniz. Karşınızda yeşil, demir bir kapı belirir. Kapıya asılmış olan, üzerinde ÖNCE EDEB yazan bir mermer vardır. Teli çekip içeriye girerseniz tek oda boyutunda bir mağarayla karşılaşırsınız. İçeride iki tane yatır vardır. Duvarın sağında asılı olan bir tabelaya yaklaşıp okursunuz:
SARI KIZ TEKKESİ (Bor / NİĞDE)
200 metre ilerideki Kale Camiinin (Şeyh İlyas Camii 1543) yapımında çalışan işçiler için bu mağarada baba ve kızı Sarıkız tarafından yemekler hazırlanır ve Sarıkız tarafından cami inşaatına taşınırmış. Kızın saçları uzun ve altın sarısı rengindedir. Saçları öyle güzeldir ki görenler bir telini almak isterler. Bu ilgi o kadar artmıştır ki dışarı çıkamaz olmuş. Bunun üzerine mağaradan cami inşaatına giden bir tünel açılıp yemekler buradan taşınmaya başlar. Cami inşaatı tamamlandıktan sonra mağarada baba kız inzivaya çekilerek bir daha dışarıya çıkmazlar. Yakın zamana kadar mağaranın girişi açıktı ve içinden şifalı olduğuna inanılan su akardı.
Tabeladan uzaklaşıp mağaranın içlerine ilerledikçe artık başınızı eğmeniz gerekir. Çünkü taştan tavan gittikçe alçalmaya başlamıştı. Örülü kısa bir duvarın ilerisi nemli toprakla kaplıdır. Tabelada bahsedilen ve şimdilerde kapatılan tünel girişinin önünde duru bir su birikintisi vardır. İşte şifalı olduğu söylenen su budur. Burada manevi bir hale bürünürsünüz. Ellerinizi kaldırıp Sarıkız ve babasına bir Fatiha okur, sessizliği dinlersiniz. Büyük bir huşu ve kalp dinginliğiyle oradan ayrılırken mağaranın kapısını kapatır ve kapıdaki yazıyı yüksek sesle okursunuz.
‘’ÖNCE EDEB’’
Hatice YATKIN YETİŞEN
Çok güzel yamışın okurken tekrar gitmiş oldum
Teşekkür ederim canım. Sayende gördüm ben de böyle maneviyat dolu bir yeri.