Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

İnsanlığın Kanayan Yarası: SAPKINLIK

27 Aralık 2021 10:23
424
A+
A-

    Sapkınlık üzerine söz söylemek pek kolay değil, ama anlamak da o kadar zor değil. Dünyanın her tarafında, her ikliminde, tarihin her diliminde insanlığın utancı olarak görülmüştür. Antik Yunan’da, Mısır’da, Roma’da, Semavi dinlerin beşiği Ortadoğu’da ve her yerde… Günümüzde de hızını kesmeden devam ediyor.

    Firavun Tutankamon kız kardeşiyle evliydi. Zeus ve ablası Hera, Lut peygamber ve kızları, Davut peygamber ve Tamara, Neron ve annesi Agrippina, Calicula ve kız kardeşi… Güneş kanının saflığını devam ettirmek için kız kardeşi Ay ile evlenen İnka prensleri ve daha kimler, kimler… Ana-oğul, baba-kız, dede nine-torun, kardeşler ve hem cinsler arası bir yığın toksik ilişki… Duymadıklarımız ve kayalıklar dibinde cesedi bulunan üç yaşındaki Müslüme olmasaydı, muhtemelen bu satırları da yazmamış olacaktık.

                                                    ******

    Önce iki nokta üzerinde anlaşalım:

    1-TDK  (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde sapkınlık için, “Gelenek ve göreneklere aykırı, normal olmayan… Doğru yoldan ayrılmış…” tanımı yapılır. Bu açıklama yanlıştır. Kime göre doğru, kime göre yanlış? Benim doğru dediğime Tibetli yanlış diyebilir. Bu topraklarda geçerli gelenek görenek Haiti ve Yeni Gine’de anlamsızdır. Dolayısıyla bunu bir tarafa bırakarak diyoruz ki: Sapkınlık bir hastalıktır. Bedenin ve beynin doyumsuzluğundan kaynaklanan yanlış eğilimler toplamıdır.

    2-Sapkın ve sapkınlığı sadece cinsellikle özdeşleştirmek de yanılgıdır. Bunu yaparsak eğer, sapkınlığın sınırlarını, anlamını eksik bırakırız. Hitler bir sapkındı ve benzeri çok sayıda kişilik sayılabilir. Dünyanın kaynaklarını kurutan, talan eden açgözlüler, nefret, kin, hırs yüklü kişilikler birer sapkındırlar… Çıkarları için toplumu ayrıştıranlar sapkındırlar. Günümüz dünyasında öyle çok sapkın var ki, bunların bir kısmı iktidar, bir kısmı da içimizde, aramızda dolaşıyorlar.

    Konumuzun esasına dönersek:

    -Kişilik ve türevi eğilimler çocuklukta şekillenir. Ailenin hiyerarşik yapısı belirleyicidir, çünkü ilk eşik ailedir… Öğretilenler, öğrenilenler, ihtiraslar, kısacası yaşam formu etkili olur. Acılar, başarısızlıklar, engellemeler; horlanma, aşağılanma, zalimlik, şiddet ya da bunları tersi aşırı övgü, aşırı özgüven, yoğun sevilme, yanlış cinsel eğilimler, yakınlaşmalar, dışarıya kapalı oluşumlar,

   -Ekonomik ve toplumsal etkiler: Yoksulluk, açlık, ezilmişlik ya da tersi paraya boğulma, kimliğinden emin olamama ve arkasından gelen ahlaki değişim ve çöküş,

    -Baskılanmış duygular, dürtüler, kendini ifade edememe, birine aşırı bağlanma, disiplinsiz, dağınık, kimin ne yaptığı belli olmayan ya da tersi kontrolsüz güç, serbestlik, kayıtsızlık, umursamazlık gibi yüzlerce davranış ve yetişme biçimi sunulabilir. Sapkınlığın hayat bulma alanı geniştir.

    İşin feci yanı, yukarıda sıraladığımız ortamlardan biri veya birkaçı içinde yetişmiş biri, şartlar lehine olgunlaştığında öç alma dürtüsüyle anında harekete geçer. Bir hedef, bir neden ve gerekçeye yoğunlaşarak, geçmişin yenilgileri üzerinden zafere doğru yola çıkar.

    -Horlanmışsa horlar, açlık çekmişse çektirir, paraya doymaz, değer görmemişse değer vermez, ezilmişse ezer,

    -Çektiği acıları başkasına çektirmekten zevk alır. Kontrol kurmaya, denetimde bulunmaya tapınır.

    -Cinselliği engellenmişse, yemeği kısıtlanmışsa, şimdi daha fazla doymak ister ve esas iş edinir. Karar mevkiinde olmak için zorbalığa ve yönetmeye adar kendini. Ve eğer bu istekleri gerçekleşmezse depresyona girer. Deşarj olmadan rahat etmez. Ancak tatmin olmanın hedefine vardığında durulur.

                                              ********

    Sapkın birinin davranışları, kendisi ve başkaları hakkındaki düşünceleri, hatta espri anlayışı bile tuhaftır.

    -Dengesiz ve ayrıştırıcıdır. Gülümsemesi, konuşması farklıdır ve karmaşık zihin fonksiyonlarına sahiptir. Dizginlenmeyen tutkular, kafa ve beden orantısızlığı, kişilik bölünmesi gibi tümüyle kendine özgü özellikler barındırır.

    -Öncellikle yanında, sağında solunda bulunan güçsüz, korumasız ve kararsızı etki alanına alır. Önce yakınından başlar, sonra uzak yaşam alanlarına uzanır. Hitler Yahudi ve Çingenelerden başladı, çünkü güçsüzdüler. Üç yaşındaki Müslüme’nin saldırıya uğraması, onun korumasız oluşundan kaynaklandı. Ancak bu iki örnek arasında fark vardır: İlki güç bakımından kusursuzdur, diğeri zayıf ve cılızdır. Ama ikisinin de etkilediği taraf öncelikle zayıf ve güçsüzlerdir…

                                                     *****

      -Sapkınlık her şartta yeni sapkınlıklara neden olur ve bunun artması, eksilmesi tamamen toplumsal yapıya bağlıdır. Ailenin, toplumun ve kurumlarının doğru dengelenmesi, yanlış eğilimlerin evrilmesi gerekmektedir. Bu özellik durup dururken ortaya çıkmaz. Aile, çevre, toprak ve üzerinde sık sık kavga ettiğimiz hayvani yanımızı oluşturan dürtülerle yakından ilgilidir.

    -Eğer besin kaynağı fazla ya da azsa, ya da birden fazla özel koşul yan yana gelirse artar ya da eksilir.

    -Birçok hastalıkta olduğu gibi sapkınlığın da üstesinden gelinebilir. İhtiyacımız olan şey iyi eğitilmiş, özenle düşünen, doğru işler yapan beyinlere sahip olmaktır. Karikatür kişilikleri büyüten oluşumlardan kurtulduğumuz an, sapkınlıkların sınırını da daraltmış oluruz.

                                              *******

Haydar UZUNYAYLA

Yazarın Diğer Yazıları
13 Ocak 2022 10:38
21 Aralık 2022 00:06
17 Eylül 2022 18:53
10 Şubat 2024 13:43
6 Nisan 2023 21:40
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.