
Gecenin şarkısını söylemek için yükseliyordu ay. Karanlığın içinde inatla parlıyordu gökyüzünde, sanki bütün karanlık onun ışığını daha da belirginleştirmek için geri çekiliyordu. Onu izlemek için gelen seyircilerini zarifçe selamlıyordu; parıltısı, bakana bile hayranlıkla bakmak dışında bir seçenek bırakmıyordu. Güzelliği, sanki güneşi bile kıskandıracak cinstendi. Sayısız yıldız sahneye çıkan bu sanatçıyı izlemek için yerini almış, sessiz ama bir o kadar da coşkulu bir kalabalık oluşturmuştu. Aydınlığın sakladığı hazineler, birer birer sonsuz gökyüzündeki yerini alıyordu. Belki de gerçekten güneş kıskanıyordu bu güzel tabloyu. Bu yüzden kıskançlığın ateşiyle bizi yakıp kavuruyordu. Geceleriyse böyle müthiş bir şaheseri de görmeyelim diye karanlıkla boğmaya çalışıyordu.
Ay nazlı nazlı mırıldanıyordu yeni şarkısını, her notasını gökyüzüne serpiştirerek, sanki karanlığın içinde kendi ışığını nakış nakış işliyordu. Bir yıldız kayıyordu, uzun bir kuyruk bırakıp gökyüzünde süzülüyor, sanki ayın melodisine eşlik etmek için hızla dans ediyordu. Yanıp sönen diğer yıldızlar ise adeta alkış tutuyorlardı; bazıları titriyor, bazıları kısa kısa ışık patlamalarıyla coşkularını gösteriyordu, daha fazlasını istemek için sabırsızlanıyorlardı. Bulutlar örtmek istiyordu bu eşsizliği, ağır ve yumuşak bir örtü gibi süzülerek gökyüzünü kaplamaya çalışıyordu, ama rüzgar nazikçe devreye giriyor, gökyüzündeki tozları süpürerek yeryüzündeki seyircilerin her detayı görebilmesini sağlıyordu. Hafif esen rüzgarın sesi, gökyüzündeki melodiyi yeryüzüne taşıyor, sanki notalar havada dans eden tozlarla birleşiyordu. Yeryüzündekilere ilham oluyordu bu gösteri; bakışlar biraz daha hayran, biraz daha büyülenmiş, her gece biraz daha değerleniyordu güzelliği, her bakışta biraz daha derinleşiyordu büyüsü, sanki gökyüzü ve yeryüzü arasında görünmez bir köprü kuruluyordu.
Yeryüzü sakinleri de sessizce eşlik ediyordu şarkıya; karanlığa boğulmuş deniz, ortaya çıkabilmek için sabırsızlanıyor, dalgaları yavaş yavaş ritme katılıyordu. Güneş, son fırça darbelerini vurması için ressamı uyarıyor, ufukta kalan ışık hüzmeleriyle gökyüzüne altın bir çerçeve çiziyordu. Ay yavaş yavaş veda şarkısını söylüyor, notaları gecenin karanlığıyla karışıyor ama bir yandan da bir sonraki buluşmanın sözünü veriyordu. İlk veda edenler yıldızlar oluyor, birer birer kayboluyorlar gökyüzünde, son olarak da ay selamlıyor bütün sakinleri ve yavaş yavaş o da terk ediyor sahneyi.